Buz Kırıldı, Yol Açıldı; Yeni EKİMLERE! – Ceren Güneş

2267

 

Biz bu eserin yapımına başladık. Ne kadar zamanda, ne zaman, hangi ulusun proleterleri bu eseri sonuna vardırırlar bunun öze ilişkin bir önemi yok. Önemli olan buzun kırılmış, yolun gösterilmiş ve açılmış olmasıdır.” (Lenin, Ekim Devrimi üzerine)

Buz kırıldı. Sonsuz gibi görünen, herhangi bir yerinde bir kapısı olmayan, ancak kırılarak, parçalanarak çıkışı kendi içinde barındıran, o kaygan zemin, sertliği ile tedirgin eden o buz, kırıldı bir kez. Ve karanlığın soğuğunda yaşayanlar göz kamaştıran güneşin sıcaklığını iliklerine kadar hissetti. Hepimiz bunu gördük ve yaşadık. Bugün, Ekim Devrimi’nin 101. yıldönümü. Bu tarih bir anlatı değildir. Bu tarih bir yaşanmışlıktır. Bizim yaşamışlığımızdır, hakikatimizdir. Ondandır ki o gün ışığı, anılarda kalacak bir şey değildir. Bir “anma” ilişkisi yoktur burada “yapma” ve “yaratma” vardır. Bu tarih, bugünümüz ve geleceğimizdir. Bugün 3. havalimanı işçisinin “biz insan değil miyiz?” haykırışı kadar gerçek ve bizimdir. Ekim Devrimi’nin sırrı anlaşılamaz denklemlerde, açıklanamaz oluşunda değildir. O devrimi yapanların kendisindedir.

Devrimin gücü kendi gerçekliğini farketmede ve bunu değiştirme iradesini göstermededir. Bir öncülük etme, içinde olduğu dünyayı evrenselle buluşturmadadır. Evrenselden beslenerek yereli üretmededir. İşte Lenin’in başarısı budur.

Kimdir bu devrimi yapanlar? Düşünün Çarlık Rusyası’nı. Yıllarca süren baskı ve işkenceler, sürgünler, pogromlar ve katliamlar ile büyük bir coğrafyanın halkları adeta bir halklar hapishanesine tıkılmıştır. Tüm gün fabrikalarda açlık ve yoksulluk içinde çalıştırılan, her gün her an ölen işçiler… Hayatının hiçbir değeri olmayan ve o değersizliğin tüm hücrelerine dek yaşatıldığı düşkünler… “Düşkün”lerin de düşkün bıraktığı kadınlar… Kapitalizmin, mengeneleri içinde her daim sıkıştırdığı, acizleştirdiği bu toplamdır zaferi kazananlar; sır buradadır. Biz insanız dedikleri an buzu kırma cüretini göstermişlerdir. Fabrikaları yakmışlar, camları kırmışlar, sarayları yıkmışlar; Ruslar, Kafkaslar Gürcüler aynı mevzilerde, aynı meydanlarda savaşmışlar; emperyalist paylaşım savaşına asker olmayıp, Çarlığın ordusundan çıkıp halklarının militanı olmuşlardır. O zamanın kemikten şehri Petersburgsa, bugün inşaatları, havalimanları, tersaneleriyle bize mezar olan, hayatlarımız üzerinden yükseltilen İstanbul’dur kemikten şehir.

Buz kırıcılar her yerdedir. Erkeğin ve faşizmin şiddetini tüm varlığıyla reddeden, bu şiddete karşılık veren, yaşamak için öldüren bu kadınlar… Şimdi fabrikaların önünde “artık yeter”, “Köle değiliz” diyen, tutuklanan, işkence edilen, işten atılan, ama yine de ayağa kalkan işçiler… Krizin faturasını reddeden, işsizlik ve yoksulluk kader değildir diyenler… Yaşamlarını iktidarların kavgasına vermek istemeyenler, seçim propagandaları için yanıbaşındaki ezilenlerin katliamına ortak olmayı istemeyenler… Gezi barikatlarını Kobane’ye taşıyanlar… Nasıl yapacağımızın cevabı buralardadır, cevap bizdedir. Özgürlüğün gücü buzkırıcılarının içlerindedir. Ekim Devrimi, bugündür!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız