Sana bir sevinçlik menevişli kuş yolladım Afrin!
Kuş bir kez uçmayagörsün, durdurabilene aşk olsun!
Ama sen, ama ben eskiden de çıkardım hep yalnız bu yollara…
Yollar bizi anlamın çarmıha gerildiği günlerde buluşturdu.İbrahim Tufan’ın camı
parçalayan çeliği sertleştiren balyozuyduk.Dağdan geldiğinde gerillanın yaşama
ve insana dair tüm bilgeliği ve kadifeden naifliğiyle dokundun bize , bize ve
hayatımıza.Geldiğinde yüreği gecekondulardan,varoşlardan,içine bir türlü
sığamadıkları gri binalı üniversitelerden,Ankara’nın ayazından , Çukurova’nın
sıcağından sağılmış yoldaşlarının sıcaklığıyla karşılandın.Seni biz aynı ufka
bakıyor olmanın onuru ve inancıyla karşılamıştık.Madalyonun öte yüzünü
işliyorduk.Bu işçiliğe hemen dahil oluvermiştin.Öyle ki o kriz sürecinden çıkışın
parolası İbrahim Tufan Eroğluer’in yaşamı ve duruşuyla yine sonra onun adını
alacak olan çalışma grubunu kurmuştuk.Bu çalışma grubundaki varlığın
başlıbaşına bizi Afrin’e taşıyan ruhun yine sen de cisimleştiği dönemdi.Nasıl da
heyecanlanırdın eğitimlerde.Eğitimlerimizin, tartışmalarımızın, düşünüşlerimizin,
duygulanımlarımızın heyecan verici olması çıkış niteliğinde bir finale hizmet
etmesindendi.İçeriğinden yoksun kaba bir yer değişikliği değildi bizimkisi!
Tam da köklerimizle buluşmak üzere bir çıkıştı öyle ya onlar çıktılar bir kez
Önce Nurhak ardından Bayram Ali…
Onlardan geriye kalan:
2 küçük köpekçik ki -Kalender ile Cevvaldirler-, Cömert’in
yadigarı daha sonra Bayram Ali ‘nin gözdesi olan Doğanla Rakka cephesindeyken
bir köşede büzülmüş halde mermilerin arasından çıkardığımız 2 ördekten
yeşilbaşlı olanı, ki Cömert’in tek emaneti olması dolayısıyla Bayram Ali’nin bir
tanesidir,
Ve geriye kalan Bayram Ali’nin cancanım cancanlarım dediği henüz ufacıkken
koluna nakşettiği annesinin ve 2 ablasının isimlerinin her hatırlanıştaki o yürek
burkuntusu,
Ve geriye kalan en saf haliyle sürgün, kaçış ve kaypaklığa ; idealizmin elem ve
kederle bulanmış saltanatına , örgütsüzlüğe ve parti değerlerine saygısızlığa tokat
gibi verilen bu cevaptır.
Bu cevap düşman sattında nasıl düşünüyorsak öyle öleceğimizin o efsunlu çıkış
noktasıdır.
Ve şimdi geriye kalan :
’’Yapıcıların yüreği bayram yeri gibidir.Cıvıl cıvıl, toz toprak…’’
O bir yapıcıydı.
Son günlerinde o aşırı mütevaziliğinden mütevellit utangaçlığını yıkıp bir şiir
okumuştu. Şarkılar, türküler söylediğimiz bir gündü.Ikın sıkın bizim de
zorlamalarımızla o çocukluğundan beri sevdiği şiiri okudu :
’’aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum’’
Onu her düşündüğümde Aysel, Ayseller kafanızı kaldırın bu tekdüzenin
keşmekeşinden!
ve bu sırra , bu hakikat-ı aşka bi erin !
diye bağırmalıyım diyorum…
Yolda olmanın ağırlığınca anıyorum, anıyoruz…
Dağların ve Devrimin Bayram’ı…
MİTKA BABAİ