Bu Çağın Dilanı Rojava Devrimi: İşgal Saldırısına Karşı Dimdik Ayakta! – DKP/Birlik

1596

Başfaşist Erdoğan, önünü alamadığı siyasi, ekonomik, toplumsal çözülüşünü yine Rojava topraklarına saldırarak; işgal, talan, yağma, katliam vb. en iyi bildiği yöntemlere başvurarak, tahkim etmeye girişmiştir. Faşizmin bu çok yönlü kuşatması, başta Rojava olmak üzere, kendine devrimciyim diyen, bunu beyan eden yahut bin yıllardır edemeyip bizden aldığı cüret ve kararlılıkla dimdik duran, işgali-katliamı insanlık onuruna yakıştıramayıp ses çıkaran tüm insanların etrafındadır. Sürecin bu yönü tüm çıplaklığı ile kavranmalıdır. Bu kuşatmayı yarmak üzere, şimdi cephelerde kan ter içinde savaşanlar var: Yoksul Kürt ve Arap halklarının evlatları, Nubar Ozanyan’ın soydaşları, Süryaniler, Türkiyeli devrimciler, Komüncüler, Paris Komünü’nün solukları rüzgârla bir hırçın enternasyonalleri…

Burada yaşananlar; burada kalamayacak kadar akışkan ve dipdiri. Bu iyi bilinsin!

Burada yaşananlar, beka çatısı altında şimdi tek vücut olmuş AKP-MHP faşist iktidarının, faşizm yardakçısı ana muhalefetin, faşizmin saldırılarını Türkiye ezilen halkları ve işçi sınıfı nezdinde meşrulaştırmak için canhıraş çalışan havuz medyasının asılsız, hayal ürünü beyhude çabalarını boşa çıkaracak ölçüde direngen ve atılgandır.

Bugün burada yaşananlar; yarın neler yaşanacağının habercisidir. Süleyman Soysuz’un  ince çalışmaları beyhudedir. Yine Soysuz’un “yumruğu sıkılı gençler nerede?” diye aradığı gençlerin onun ensesinde olmasına ramak kaldı.

Bugün burada yaşananlar, Serekaniye mevzilerinde Kerem Günebakan’da ifadesini bulduğu gibi, birleşik devrimin siper yoldaşlığının bütün bir coğrafyanın dağlarından şehirlerine ayağa kalkışıdır.

Burada yaşananlar, emperyalistlerin hesaplarının kriz noktasıdır. Faşit Erdoğan iktidarının bu krizi fırsata çevirme hamleleri, ona pahalıya mal olacaktır.

Burada yaşananlar; bu direniş, ABD menşeili silahların, tankların işi değildir, devrim teorisini cephelerde yazanların işidir.

Burada yaşananlar; faşizmin, gazetecilerini sınır dibinde açık hedeflere koyup, ondan sonra da dünya kamuoyuna mağduriyetini anlatma ahlaksızlığının dışında bir dünyadır.

Havuz medyasının “etkisiz” hale getirdiği, sayıları 500’leri bulan “teröristler” (!), sadece onların hayal ürünleridir. Evet, bu can feda bir direniş ve kayıplarımız var. Ancak her kaybımız öfkemizi biliyor, direniş azmimizi büyütüyor.

NATO’ya, Rusya’ya, ABD’ye, BM’ye açıktan yalvaran, paspas olan sömürgeci faşist Türk devleti,  iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye ezilen-emekçi halklarını açlığa, kıtlığa, köleliğe sürükleme yolundadır. Halkların inançlarını ve her türlü kutsallarını kullanmaktan geri durmamaktadır. Sabah namazlarında fetih suresi okutmak, işgal ve katliam suçuna ortak etmek üzere yeniden ve yine kitle toplamanın bir biçimdir.

Açık hava hapishanesine çevrilen bu memlekette kendi kendine çıkan her bir ses, bu kölelik ve yozlaşmaya karşı, faşizme karşı, tek vücut olmalıdır. Araftan çıkmanın, özgürlük gücü olmanın tam zamanıdır. Elimizdeki her şeyi, sosyal medya da dahil bu faşist iktidara doğrultma ve ateş etme günüdür. Ezilen halkların, emekçilerin gazabını harekete geçirerek, devrimci kitle şiddetinin önünü açarak, AKP binalarına adım atılamaz, “Ak” lambayı sahiplenilemez hale getirelim. “Ak” kanallara öyle bol keseden atamayacaklarını, anladıkları dilden anlatma günüdür. Dün Afrin’işgali sonrası lokum dağıtanlara karşı, “işgalin, katliamın lokumu olmaz” diyenler gibi, halkların kutsal değerlerini kullananlara karşı bugün “işgalin, katliamın namazı, suresi olmaz” deme günüdür. Büyük Türkiye/İstanbul depremini, toplumsal fay hattını harekete geçirerek, yaratma günüdür. Sokakları, fabrikaları, üniversiteleri, bankaları, faşist belediyeleri, muhtarlıkları yakma-yıkma günüdür. Sömürgeci faşist devlete ait ne varsa her yerin, her şeyin, herkesin hedefe konacağı gündür. Komün gücünün tüm hücrelere hayat verme günüdür. Zira “Her yürek devrimci bir hücredir!”

DKP/Birlik

 

CEVAP VER

Please enter your comment!
Adınızı buraya yazınız