Hüseyin Cevahir Gerillaya Yol Göstermeye Devam Ediyor! | Komün Gücü

978

49 yıl önce Hüseyin Cevahir, yoldaşı kavga arkadaşı Mahir Çayan ile birlikte Maltepe’de konumlandıkları bir evde çembere alındılar. İsrail konsolosu, emperyalizmin ve siyonizmin Türkiye temsilcilerinden olan Elrom’un kaçırılarak cezalandırılmasının ardından, Maltepe’de bir binbaşının evine girerek, iltica karşılığında evden çıkacaklarını, aksi durumda çatışacaklarını belirttiler. Nitekim çatıştılar. Maltepe’deki hiçbir anlamı olmayan o evi, bir direniş hattına çevirdiler: Bir anlam kazandırdılar. Teslim olmadılar.

Cevahir’in ve Çayan’ın Maltepe’de yarattıkları o direniş hattı, hemen akabinde Kızıldere’ye sıçradı. Türkiye devrimciliğine teslim olmamayı öğretti. ’90’lı yılların devrimciliğinde an be an cisimleşen ve yeniden örgütlenen bu direniş hattı, 2009 yılında Yılmazkaya’nın Bostancı’sına kadar ulaştı; yeni devrimci kopuşların önünü açan bir atılımı yarattı. Bugün, bizim özelimizde Dörtlerin eyleminde cisimleşen bu hat, gerillaya öğretmeye devam ediyor.

Cevahir’in ölümsüzleşmenin 49.yılında, Çayan’ın kaldığı hücrede, yoldaşı için yazdığı “Hücredeki Adalı’nın Dünyası” şiirinin ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz:

“– II –

Cıgaram elimi yakıyor.
Maltepe’de etrafı karanlığın cüceleriyle çevrilmiş marş söyleyen iki adalı.
İki adalının marş söyleyişinde silâhlar susar.
Maltepe’nin göbeğini derin bir sessizlik kaplar.
Dalga, dalga yayılır, ada’lıların erkek sesi, etrafa.
O anda iki adalının gözünde her şey silinir,
Karanlığın militanları küçülür…
Sanki biraz önce atılanlar tomson kurşunu değil, parmak cücelerinin minik okları.
O an ne binlerce güvenlik kuvveti, ne polis, ne zırhlı tugay, ne tomson, ne mitralyöz.
Her şey önemsiz, küçük ve etkisizdir. İki adalı için.
Adalıların korosu karanlık cücelerinde bir panik yaratır.
Yüzlerinde, ezikliğin, şaşkınlığın biraz da utancı izleri okunur.
Sanki ilahi bir kuvvet onların ellerini, kollarını bağlamıştır. Ta ki iki adalının marşı bitene kadar.
Adalılar sol yumrukları havada, pencerenin önünde boy hedefi oldukları halde ateş edemezler.
Garip bir andır bu an.
Bu an karanlık cücelerinin, insanlığa dönüş anıdır.
Cüceler konuşmazlar bile bu anı.
Büyülenmişlerdir iki adalının havaya kalkan sol yumrukları ile.
Ve kaybolup gitmişlerdir iki kişilik koronun nameleri arasında.
Koro susar, büyü bozulur, görevlerini hatırlar cüceler,
Eller tetiklere tarrrr………
Ve Cevahir’imi kalbime gömüp dönerim hain hücreme.”